August 29, 2011

islik calmak dunyanin en bagimsiz eglemi derdim hatirliyor musun, uyku tutmayan bir kasim aksamina denk dusuyordu bu konusma. gri bir hirkam vardi, depresyon hirkasi derdin sen ona. mizikam dururdu hep sag cebinde onun. sevmezdin mizikami, mazeretin de yoktu. beni kiskanirdin galiba, dudagimi seninkiyle degil de onunla mesgul etmeme bozulurdun. ama icten ice dinlerdin caldigimi, dudak kenarin gulucuge kivrilirdi. sonra birakirdim calmayi, sakallarina dokunurdum, dudaklarina. hep cok yumusakti yanaklarin. cok yumusakti ses tonun. cok guzel yalan soylerdin mesela, hicbirine inanmazdim. o kadar guzeldi, o kadar gercek. beni kucultup cebine koymak isterdin, sen varken mizikaya gerek yok. tanidigim en guzel icki sesi de sendeydi, cok guzel icerdin. raki dudaklarindan gecip gittiginde hayran hayran izlerdim seni, istemezdim bu zayifligimi gormeni. tanidigim en guzel adamdin bora, bu canimi acitirdi. en yuksege cikmistim, beni biraktiginda -ki ben seni birakmasaydim bu kesin olacakti- asagi inmek zorunda kalacaktim. belki kendim inersem basamaklari, daha dik kalacakti basim. giderken sana bunu soyledigimde bana bakmistin, zekama hakaret ettigimi soylemistin. bak yine yapmistin, bir mukemmel yalan daha yumurtlamistin. beni birakmayacaktin, hep sana mizika calacaktim. bana eziyet edecektin. seni seviyorum cocuk diyecektin. harika bir yalanciydin, senden sonra daha iyi bir yalan duymadi kulaklarim. hirkamin cebi hic dolu durmadi, hic yalana nazir raki icmedim. ozgurce calamadim isliklari. hic adam gibi sevmedim, nefret edemedim. telefonlarini acmadim. yolladigin yuzugu takmadim. evet diye haykirmadim. uyumadim kollarda. simdi sana son bir ballad calarken durustce yalanlayabilirim zamani. sen mukemmel bir asiktin, daha da mukemmel bir yalanci. ve kesinlikle essiz bir ip cambazi.

ekim,
ayakta kalan son mizikaci

1 comment: