September 11, 2015

kocaman; sevgim, nefretim. çok büyükler. benliğimden, kalbimden, beynimden. anlamak için yok ettim. tüm adamlar, paket paket tütünler, şarkılar. un ufak ettim. benden, sevgiden, nefretten zerre kalmayana kadar. un ufağım. ne sevgi var, ne nefret. bana beni geri ver. bir şansım olsun. un ufağım. şans yok, aşk yok, öfke yok. yer yok, zaman yok. nilüfer kokuyor gece. aaah. çaresizlik var. belki başka yer, başka zaman. başka bir ömür. un ufak ama kocaman.

July 24, 2015

"iyi değilim, iyi olmayacağım, iyi olmayın."

April 27, 2015

aklim en iyi sabah banklarda sigara, kahve esliginde uyanmaya cabalarken calisiyor. icimdeki sair yirtik dondan firlar gibi firliyor. "cok canim sikiliyor, parcacik carpistiralim istersen" de bu sabahin mahsulu. ulku tamer kahve, sigara ve sabah mahmurlugu bilgeligiyle gurur duyardi bence.

April 20, 2015

bakmak ve görmek arasında ince ama upuzun bi' çizgi var.
bakıyorsun.
görmüyorsun.

April 17, 2015

"...yeryüzünün ışıltılarını lanetlemek istercesine ağladı.

-bırak bu gece gözyaşların aksın, yarın yeniden dövüşmeye başlarsın. insanı, kendi üzüntüsü kadar yenilgiye uğratan bir başka şey yoktur."

insanlar bana üzgün olup olmadığımı sorduğunda, hakikat de bu olduğunda, otomatik olarak yorgun olduğumu söylediğimi fark ettim az önce. tam da yukardaki satırları okuyordum. ve yanımdan geçen biri, selam vermek gafletinde bulunmamı fırsat bilip sordu; üzgün müydüm? yorgundum. mezuniyet yorgunluğu. amin maalouf beni anlıyordu. üzgün olup olmadığımı sormuyordu. üzgünlüğün sadece beni ilgilendirdiğini anlıyordu. oysa soruyorlardı. üzgün müydüm. yorgunluk benim için üzgünlüğün larvası. larva yunanca maske demekmiş. üzüntü kelimesi arapça hzn kökünden geliyormuş. hüzünün en iyi ifade ediliş biçimi ingilizceye denk düşüyor. feeling blue. ben, etten ve kemikten öte olan ben, üzülmüyor. katiyen. yoruluyor. bu gece yorulmaya devam edecek. yarınsa mavilerini akıtacak, larvasından polyommatus icarus çıkacak.

March 25, 2015

içimdeki en derin çakıl taşına dokunuyorsun, sakinleşiyorum.

March 19, 2015

her düşüncemin sokağı sana çıkıyor. dar, soğuk ve ıssız bir çıkmaz sokak. bir teneke var orada. bir türlü yaklaşamıyorum. adımlarım birbirine dolaşıyor. sanki kapağı kaldırsam aradığım tüm cevapları bulacakmışım gibi. duvara yaslanıyorum, tedirgince sigara sarıyorum. ne uzaklaşabiliyorum ne de yakınlaşabiliyorum. sanki bir an bakışlarımı çevirsem kaybolacak gibi geliyor. bir adım atsam diyorum. o his, sanki yıldırım düşecek adımlarımın dibine. tamam diyorum, ana caddeye dönmenin vakti geldi. tıkırtılar geliyor. en ufak tıkırtı umut olarak geri dönüyor. boğuluyorum. ne uzuyor, ne kısalıyorum. her kelimem duvarlarına çarpıyor, sekiyor ve paramparça oluyor. onaramıyorum. geri dönmenin vakti geldi de geçiyor bile, biliyorum. kıpırdayamıyorum.

"pour a little salt,
 we were never here."

January 25, 2015

ruhumu size açıyorum bayım. açın avuçlarınızı iyice. aman sıkıca tutun, düşürmeyin. bundan böyle tamamen avuçlarınızdayım. size güvenim sonsuz. tüm çıplaklığımla karşınızdayım. savunmasızım. şimdi size büyük bir sorumluluk yüklemiş oluyorum işte. ya avuçlarınızdakini kırılgan bir kuş yuvası gibi taşıyacaksınız, ya da yumruklarınızı sıkıp un ufak edeceksiniz benliğimi.

beni ben yapacak olan parmaklarınızın merhameti olacak. avuçlarınızın sıcaklığı büyütecek kalbimi. surlar yükselecek kürek kemiklerimden. sokaklarım odalarınıza çıkacak. pencerelerinize cezayir menekşeleri dikeceğim. sulayacaksınız onları. sokaklarımda dans edeceksiniz. surlarınızda kediler gerinecek. güneşler yükselecek saçlarımdan. gözlerinizi kırpıştırarak bakacaksınız yıldızlara. gülümsemelerimiz çarpışacak. belki bir yıldız kayacak.

ya da kafanızı çevireceksiniz belki kapılarıma. sokaklar harabeye dönecek. avuçlarınız buz kesecek. yanaklarım kızaracak ayazınızda. mevsimler değişecek. gökyüzü sıkışacak. ben bir köşede sizi bekleyeceğim. siz bakacak ama görmeyeceksiniz.

hadi ama açın avuçlarınızı iyice. sımsıkı kavrayın. korkmayın.

January 24, 2015

vazgeçmenin dayanılmaz hafifliği

bir maça papazını karo papazı yapacak gücü yok karo kızının. çünkü yorgun. çünkü huzurlu. vazgeçmekle gelen dayanılmaz hafifliğin ziğinde salınıyor. bir sigara yakıyor. bittiğinde berraklaşacak fal. evren yarılacak. nova. gözlerini kapatacak ve ona kadar sayamadan uykuya dalacak. yeni bir güne uyanacak. destesini karacak. gamzesi karo papazı kesecek. eksiksiz olacak.