February 28, 2011

haniim balta nerde?

camur atmanin da bir adabi vardir. karsindakinin pisligini aciga vururken kendindekileri unutmazsin. ahlak timsalini oynayip madara olmazsin. dedigim gibi hepimiz ayni bok icinde batmis, debeleniyoruz. ama en azindan kimimiz kendi cukurumuzu inkar etmiyoruz. ben aptalim evet, hatta yalanciyim tavirlarinda. neyseki sen degilim. ne yapmiyoruz? agzimizi bozmuyor, benim gibi dusuk olmuyoruz.

bunu okuyan sunlari da okudu tadinda ekleme: bi' koltukta bin karpuz, rerore.

February 26, 2011

me boss, you not.


seneler sonra hala ayni hissi veriyor bana, izleyince yine aldante dedirtiyor. 
sut, sigara ve kotu pek cok seyin ilhami, leon et matilda.

February 25, 2011

hitapsiz mektup

cok samimi bir rica bu eger dersim katliami, zilan deresi katliami gibi seyleri savunacak kadar insan degilseniz rica ederim nefes sahamdan uzak durun. ha ek olarak vah vah yahudilere gibi cumleler kuruyorsaniz ikinci dunya savasina atifta bulunarak, bu sizin skorunuzu esitlemiyor. vicdaninizi da temizlemiyor. dilerim beyaz turk kiciniz tutustugunda sabiha gokcen havaalanindan bilet alip baska engin denizlere yol alirsiniz. adios.

duydum ki libya yilin bu zamani cok guzelmis, ozlemissinizdir belki barut ve kan kokusunu?

February 23, 2011

sanat gunesi

tunali alt gecidine pisuar kondurmak serefsizim benim aklima gelmisti demek isterdim ama yalan kotudur sekerler, bocekler. yayinda ve yapimda emegi gecen kuf ekibi, maskeli kotu kahraman grubu yani. dikkatinizi cekerim kotu adam degil kahraman diyorum, cunku ben iyilerin kotu adam sayildiklari bir ulkede yasiyorum ve kotu kahramalardir bu sehri pelerininde tasiyan bunu biliyorum. neyseeee, ya ya ya sa sa sa kuf kuf cok yasa!

February 21, 2011

nc has left the building

ara sira iflas eder bunye, gercekten kelimenin anlamiyla tukenir. bunun havali bir yani yok, fazlasiyla zavalli ustelik. cocuk gibi gozlerinin yaslarla dolmasi, anahtarini evde unuttugunu fark etmen, sinava gec kaliyor olusun, bahce icinden gecip arka kapiyi acip kendi evine hirsiz gibi girmek zorunda olucak olusunun ve bahcedeki camurlu yolun gozunde buyumesi, kapiyi yumruklayarak calmana ragmen kimsenin acmamasi derken gecen surenin yarim saat olmasi bana inandirici gelmedi. belki saatler derdim sorsalar belki daha yeni geldim. bilemiyorum, o an ne hissetigime gore degisirdi bu sorunun cevabi. tek bildigim kaynagini bilmedigim, buyuk ve yapiskan bir ofke kusuyordum. sinavimi kacirmistim, yorulmustum, ellerim, ayaklarim ve burnum usuyordu. ve o an fark edebildigim tek sey artik istedigim seye ulasmak icin yeterince azmedip azmedemeyecegimi bilmedigimdi. tam da gezme tozmayi kesip adam gibi ders calisam derken olmadi bu bebek. ele gune karsi yapayalniz, boyle de olmaaaaz ki dipi dip dip.

February 20, 2011

swordfishtrombones

icki yasaklari icin tek cevabim sarki olacaktir, inkar evresini gectigime gore artik sovebilirim.

February 16, 2011

down in mexico

ne zaman insan ne demek ogrenip insan kimligine deger verirsiniz, bos atip dolu tutmaz okuyup ogrenmeyi tercih edersiniz, insanlarin goruslerini ozgurce soyleyebilme hakki oldugunu kabul ederseniz, nefret etmez, asip kesmezseniz iste soz veriyorum o gun sizi dinlemeye baslarim.

February 15, 2011

ev




oyle deme
ankara'yi sevmeyene 
bir zulumdur,
bu kadar insanin neden
ankara'yi bu kadar cok sevdigini anlamadan
ankara'da yasamak.

yilmaz erdogan

February 14, 2011

monday is the new friday?

dersem gulerler adama. ama bilmiyorlar ki uzun tatiller sonrasi acilan okulun ilk pazartesi gunu ruhun gidasi. ustelik ygs deneme sinavi yapiliyorsa, her an etrafini 'ksb'dan muzdaripler sariyorsa ayri bir zevk unsuru oldugunu da yasamadan bilemiyorlar. ustelik surekli dunyanin yuku omuzlarimizda, uyku bile uyumuyoruz diye aglasanlarla dusup kalkmak zorunda olan bunyenin ne kadar nese doldugunu da bilmemeleri olagan. neyse ki okulum aciliyor. ask, seks, entrika, nikotin, kan ve sehvet dolu pazartesiler hatta belki persembeler bizi bekliyor. hip hip hooray!

February 13, 2011

jen'in olmedigini, dawson'la hep el ele olduklarini, o ufakligi birlikte buyuttuklerini, ruh eslerinin illa sevgili olmak zorunda olmadigi bir dunyada olduklarini, jen'in kiskanilasi mor pelerini olan o yerde olduklarini ve jen'in sonunda ait oldugunu hissedebildigini dusundugumde kendimi durduracak degildim.

ben hep ciddiyim.

-meraba, nasil gidiyor araba ayari cumleler -goruntun hakkinda kulaga hos gelen laflar -hava hakkinda yapilmis kisisel tespitler -mesguliyetten yakinma -eskiden cok iyiydi simdi bozdu tespitleri -istatistikler, bu ulke nereye gidiyorlar havada ucusuyor. cunku ben yetiskinim, ben hep ciddiyim.

i'm medicated, how are you?

February 12, 2011

sevgililer gunu


 tam yazasim yok derken kandil ile cakismasin diye sevgililerin 12 subatta sevisecegini ogrendim. sanki evren yuru ya kulum cagrisi yapti, geldi bahar aylari gevsedi gonul yaylari. kandilde sevisenleri fururlar mi endisesiyle yapilan bu hareketin mueseseleri magdur ettigine eminim. elbette pazartesi aksami yerine cumartesi gecesi organizasyon duzenlemek islerine gelmeyecektir. ek olarak hurriyet gibi ocu aman sey cici dincileri itinayla sevenlerin bu haberlerle dincileri daha da 'sevilesi' yaparken icleri titremistir. hele de beyaz turkleri daha da rahatsiz ettigini fark eden dincilerin de vicdanlari sizlamistir eminim. cumleten boyle hassas boyle cimcime sevgilerde olmamiz beni ne kadar bahtiyar yapiyor anlatamam. herkese benden sevgililer gunu karti, sabah sabah guldurdunuz yine beni.

February 11, 2011

madem cocuklasiyoruz

bu kum havuzunun patronu hala benim. ben soylemedikce benim oyuncaklarimla oynayamazsiniz. simdi birak o kova kuregi, defol git rica ederim.

(gec gelen bir yayinlama, yazilis tarihi 2010 kasim)

February 10, 2011

so i got busy throwing everybody underneath the bus.

hic yazasim kalmadi, galiba artik kendimi kapatmamin zamani geldi.
fin bayragi gondere cekilirken -en azindan simdilik- sarkiyi da dinleyin gitsin.

February 9, 2011

beklemedigin bir anda ritmi degisen sarki gibi zihnim

sevgili bay ve bayan sen,
kimse icin yazmiyorum, kendim icin yazdigimi yonetip oynuyorum. utanmiyorum da ustelik. kendim icin yapiyorum tek perdelik oyunumu. ara ara kacak seyirci giriyor ama esas olan benim. o yuzden kimsenin begenisi icin yazmam, begenilesi fikirler yazmam gerekmiyor. yazdiklarim kadar varim, anladiklarin kadar degil anlayacagin. beni ve dolayisiyla bunu anlaman gerekmiyor. kelimeleri ben seciyorum ozenle, tasviri ben yapiyorum. sana hicbir sey cagristirmayacak cunku parcalar benim hayatimdan ve neyseki sen ona dahil degilsin. ustelik sen derken bile adres gostermeyisim, seni tanimiyor olusum bana ayri bir zevk veriyor.

caba harcamamak... ne kadar zevkli biliyor musun? gozlerini kapamak ve zihnini bosaltmak. tek bir bakisla secimlerini yapmak. bir anda soyutluyorum kendimi ve ingiltere'de oluyorum. bir bakmissin fularimi kafama dolamak zorunda kaliyorum yagmur bastirinca. metroya kosturuyorum. semsiyemi yine! unutmus olusuma kufrediyorum. ve sen bunlarin hicbirini gormuyorsun, duysan da anlamiyorsun. zihnimle sevismek ne kadar zevkli, biliyor musun?

nc.

February 8, 2011

iskele

aile cikamadigin bir iliski gibi. cikamadigin icin surekli kendini ikna ettigin, bu kavgalar normal yahu diye gecistirdigin bir iliski. ancak uzunca sure gorusmeyince tatli sevismelerin oldugu bir iliski. neresinden tutarsan tut elinde kalan, seni evinden uzaklastiran bir iliski. her meshur olacak adam gibi haydarpasadan girmeyecegim ben, her kacak gibi girecegim. seni yener miyim bilmiyorum istanbul, sanmam. bir kacak ve zafer ayni cumlede barinmaz bilirsin. beni yeneceksin, hepsi gibi.

February 7, 2011

February 6, 2011

gulumse

herkes biraz egoist, narsist hatta gercekci belki.
ama 'one of a kind', herkesin oldugu gibi. 
her gulumseme, her cocuk gibi.
akustik sarkilar gibi.

February 4, 2011

...we all fall down


aslında hiçbir zaman uzun yazmak konusunda iyi olmadım. az, öz, sadede gel. ama hep imrendim uzun yazabilene, çünkü kelimeler cümleler ve paragraflar işini bilenin elinde çok zarif sevişir kağıtla. kısa bir tebessümdense bir gülüş, öylesine mükemmel bir yarım daire benim olsaydı değerini bilirdim. istediğim zaman yazabilirken, istediklerimi yazarken neden uzun yazamam bilmiyorum. var olanı kırmak mı endişem yoksa ne kadar çıkarsam o kadar sert düşerim mi düşüncem, gerçekten bilmiyorum. keşke maymun iştahım olsaydı bu konuda, bir kelime yazdıkça dahasını da isteseydim. ama birkaç kelime yazdıktan sonra fin diyor beynim, bakıyorum ve sabah ayazıyla karışan o ahududu kokusu orada, yerleşmiş. yine dönüyorum servisimi beklerken yüzümdeki tebessüme. yine ufak kırıntılar var elimde, büyük binaların gerisinde.

-fin-

February 3, 2011

öl-üm

güzel insanlar ölseler de pırıltılarını kaybetmezler, joy ismi yakışan güzel hatun gibi. ama geride kalan, o insanın pırıltısında hayat kurmuş insanları üzmek niye? yine ahlak masası kurmuşlar, yine asmışlar kesmişler. işte böyle zamanlar keşke diyorum, keşke hafızalardan da gitse o güzel ruh. gitse de bu deli saçmalarını duymak zorunda kalmasa sevgileri, öfkeyle lekelenmese yasları. ben sanırım kabul ederim hayatımdaki mükemmel insanları unutmayı, onların ruhları incinmesin diye.

ama unutulmadığına göre, kulaklarımızı tıkayamazdığımıza göre kötülüklere, bir iki kelam da ben edeyim senin için. iyi ki vardın güzel neşeli kadın. bizi ısıttığın için teşekkürler.

February 1, 2011

nick west

"...as you can see it all got a bit silly right here. a girl with her puppies out, a demon, old banana over there in his pajamas. is this what i promised you? are we prick teasing you enough? is this what you came here to see all my brothers? look at this poorly written, badly acted bullshit! is there any truth in this b-movie banality? no! no, there is no truth. believe no one. believe nothing. you freaks and geeks. you bloodthirsty morons, fuck you! bring on the red parade. so are there any pulses in the house? you deadbeat, midnight, freak-geek witted torture-porn gore horse! i know what you're looking for, so have it! take it! and fuck you all very much!

did you ever get the feeling you've been cheated?"