February 18, 2013

bugün birden çok eksik hisettim. bana bunu hissettiren sen miydin, emin değilim. yapabiliceğim iki şey var. seni hiç düşünmeden yoluma devam etmek ya da bile bile senin beni umursamazca dağıtmana izin vermek. bazen hiçbir şey benim elimde değilmiş gibi geliyor, düğümleri çözmesi gereken senmişsin gibi. ama sanki ben, hep ben kendi kuyumu kazıyormuşum gibi geliyor, sanki bile bile eskişehir yolunda karşıdan karşıya geçmeye çalışmışım, araba uğultuları arasında kalmışım gibi. bazen diyorum, keşke bana çarpsan, keşke beni ezip geçsen ve uğultular kaybolsa. cırcır böcekleri kulağımı tırmalamasın istiyorum mesela. seni görmeyeyim istiyorum, beni bulma istiyorum. kendimi eskişehir yoluna atacak kadar aptal olmamak istiyorum bazen, ya da eskişehir yolunda karşıdan karşıya geçmeyi başarabilecek kadar delibozuk olmak. beni itme istiyorum, beni uzaklaştırma, cırcır böcekleri sussun istiyorum, sen susma.


slight night shiver

cırcır böcekleri kulaklarımı tırmalamasa. seni görmesem, beni bulmasan. kendimi eskişehir yoluna atacak kadar aptal olmasam diyorum bazen, ya da eskişehir yolunda karşıdan karşıya geçmeyi başarabilecek kadar delibozuk olsam. beni itmesen, beni uzaklaştırmasan, cırcır böcekleri sussa, sen susmasan.

February 2, 2013

“A text is evolutionary by its very nature.”

"it's the house telling you to close your eyes"

"It's like you feel homesick for a place that doesn't even exist."

“Do you ever get the feeling like you already know the entire contents of the universe somewhere inside of your head, as if you were born with a complete map of this world already grafted onto the folds of your cerebellum and you are just spending your entire life figuring out how to access this map?”


"It is not down any map. True places never are."


"maybe that's all family really is. a group of people that miss the same imaginary place."

"oraya doğru fazla gidersem buraya dönmem coğrafya gereği."

"uzaklar hiç bu kadar yakından saldırmamıştı."

ve yine de

"kaçacak yerim yok ama evimdeyim."

"Then I realised that I was going about things the wrong way. But perhaps there are only wrong ways. All the same, you do have to find the wrong way that suits you."

o halde

"Anın tadını çıkarıyordum, tıpkı paraşütü açılmayan bir paraşütçünün anın tadını çıkarması gibi."

fakat

"inançlarım gereği, bazı şeyleri tadında bırakıyorum"

ama
düşününce

"artık hayatımın normale dönmesi imkansız."

"Etrafınıza bir bakın, sizce de kıyamet kopmuyor mu?"

"Kaderin penaltı düdüğü çalmıştı. Uygarlığın ceza sahasındaydım"

belki de değildim

“We were all delighted, we all realized we were leaving confusion and nonsense behind and performing our one and noble function of the time, move.”

"it may not be much light but it beats the darkness."

"The future lay in our hands. Uncertain, yet promising."

"Please hang around, I'll see you when I fall asleep."

nihayet anlıyorum

"together we stand, divided we fall."

"öpüyorum gülüşünün bütün kıyılarını."