September 23, 2010

What's the worth in all of this?

Kafamda bu soru bir suredir, ne zaman biter cocukluk? Benimki bitti, bir kac gun sonra gelecek dogum gunumle devlet nezdinde cocuk sayilmayacak olmamla alakasi da yok bunun. Biteli cok oldu, gomup yasini bile tutmadim aslinda. Bittiginde bitiyor, anliyorsun iste bir sekilde. Tanimlamak zor bunu. Cocukluktan anladigimiz ne bizim? Bunu konusuyorduk bir arkadasimla, o an fark ettim ki cocukluk benim kafamda parcalara ayriliyor. Tek bir seyi temsil etmiyor, tek bir turu yok. Ilkini tanimlamak zor, onu ben coktan kaybettim. Bahsetmesi guc. Her ne kadar birisini, yasadigin bir sey asla unutmayacagini hissetsende unutuyorsun. Olen birisinin yuzu hatrinda solmaya basliyor, hatirlaman icin fotograflarin yardimina ihtiyac duyuyorsun. Burnu nasildi, gulusu guzel miydi, ses tonu cok mu kalindi emin olamiyorsun. Benim icin olen cocukluk da boyle bir sey iste, tatli miydi, sever miydim? Bilmem. Ufak tefek seyler miras kaldi hayatimin o kismindan, hala cizgi filmleri ayni heyecanla seyrederim. Ayni tutkuyla cikolatanin paketini acarim.Kafamdaki 'cocuklugun' diger parcasi ise anne ve baban hayatta oldukca yasayacagin cocukluk. Ikisini, anne ve babani, de kaybettigin zaman sen artik birisinin cocugu olmuyorsun, hastalaninca mizmizlanacagin, coluk cocuga karistiginda bile kucagina oturtup sacini oksayacak birisi olmuyor hayatinda. Henuz bu parcam benimle, digeri ise coktandir yok. Cocuklugun diger parcasi daha agir basiyor bende, daha onemli gorunuyor gozume. Belki de artik ona sahip olmadigim icin bu boyle. Tek bildigim diger parcasini yasiyor da olsam cocuklugumun bitmis oldugu, cok yas once.

blur'un en sevdigim, bu yazi yazarken dinlendigim, sarkisinda da dedigi gibi;
if the child in your head is dead, sing to me.

No comments:

Post a Comment