September 24, 2010

Ters yuz yazi.

Nefesimi birakiyorum kapiyi kapatirken. 
Eski arkadasima bakiyorum, vakit doldu der gibiyim. 
Bir arkadaslik ne zaman biter, bunu size kitaplar veya insanlar soylemez. 
Icimden gelmiyor, o haliyi da sevmezdim zaten. 
Yalvariyor gozleri sanki. 
Eskiden oldugu gibi ona kizmam, bagirip cagirmam icin bekliyor. 
Kasten yapmis oldugunu ikimiz de biliyoruz. 
Sonunda krem rengi haliya isabet ediyorlar.
Damlalar havada dans ediyor gibi. 
Kahve fincani dusuyor elinden. 
Bana bakarken yakaliyorum onu, bir seyler soylemek ister gibi.
Katran kahve sever o, bu ne soyler onunla ilgili?
Bir insanin ictigi kahve kendini mi yansitir?
Onun yerine kalkip kahve getiriyorum, tam sevdigi gibi sutsuz, sekersiz. 
Yuzune bakiyorum, soyleyecegin sey bu degildi diye haykirmak istiyorum. 
Kahve istiyorum diyor sonra biraz once dusunduklerimi duymus gibi. 
Ben diyor onemli bir seyler soyleyecek gibi bir ifadesi var. 
Bir seyler icer misin diye sormuyorum, o da herhangi bir sey istedigini soylemiyor. 
Calan sarkiyi taniyamiyorum, oysa evimdeki cdleri yuzlerce kez dinlerim. 
Muzige odaklaniyorum. 
Sessizlik hakim duvarlara, rahatsiz oluyorum. 
Ne kadar da rahat, sinirleniyorum. 
Salondaki mavi koltuguma oturuyor, kendi eviymis gibi giriyor iceri. 
Saclari bu kadar bakimsiz miydi, hic fark etmemisim. 
Onu gordugume sevinmis gibi yapmiyorum, zaten o da mutlu gozukmuyor. 
Kapi caliyor, kayitsizca aciyorum.  
Nefesini tut, gozunu ac.

the scientist'in enfes klibi gibi.

dipnot: 'Burada yazanlarin hepsi gercektir.
Ama ayni zamanda hepsi yalandir.
Cunku onu ben yazdim' Kursat Basar.

No comments:

Post a Comment