December 26, 2013

bilmemenin dayanılmaz hafifliği diyordu. öyle miydi gerçekten. artık emin olamıyordu. tuhaf diyorlardı onun için. olsundu. tuhaflığını seviyordu. bir gün bir kadın ya da adam, tuhaflığına rağmen ve tam da tuhaflığı için sevecekti onu. saatlerce yürümüştü. karanlık çökmeye başlamıştı toprak yola. tam bu an kitaplıktı. sabahattin ali'nin kaleminden çıkma bir sahne sergiliyordu. bu ona tuhaf bir zevk veriyordu. türk edebiyatını düşündü. bu coğrafyanın yarattığı yalnız adam ve kadınları. okuduğu tüm romanları düşündü. tanpınar'ları, yaşar kemal'leri düşündü. acı dolu adamlardı bunlar. soysal'ları düşündü, füruzan'ları. acıyla yoğrulmuştu hepsi. bilge adamlar ve kadınlar. bilgelik diye düşündü, bilmemenin dayanılmaz hafifliğinden geliyor olmalıydı. belki de bu yüzden tuhaf diyorlardı ona. desinlerdi. bildiklerini sanmanın dayanılmaz ağırlığından böyle konuşuyorlardı.

No comments:

Post a Comment