April 23, 2016

flört diye bir şey yoktur.

sen bana bir şeyler söylüyorsun. ne her zaman yaptığım gibi tek kulaklığı takmış müzik dinliyorum seni dinlerken, ne telefonumla oynuyorum. çıt çıksa gümbür gümbür ses çıkaracak kadar sessiz. masa tertemiz, sen durusun. dikkati dağıtacak hiçbir şey yok. sadece sen ve ben varız o an evrende. bana ne diyorsun bilmiyorum, tek bildiğim sen konuştukça kendimi duyduğum. çığlık çığlığa bağırıp kulağımı tıkasam da kendimi duyuyorum sadece birkaç gündür. ne seni dinleyebiliyorum, ne ankara'yı. içimdeki istanbul haykırıyor, trafik akıyor, martılar çığlık çığlığa. çok yorgunum, ne kadar uyursam uyuyayım hep uykusuzum. huzursuzum. ne okuyabiliyorum, ne dinleyebiliyorum. konuşamıyorum. bas baya boğuluyorum kendi sesimde. sesimi severim üstelik, duymayı en çok sevdiğim ses o. ama yılgınım, kendi söyleyeceklerimi dinleyemeyecek kadar bezginim. migrenlerde boğuluyorum. kendimi boğuyorum. duvarları tırmalıyorum. kapıları çarpmak istiyorum, masaları devirmek. seni yıkmak, seni itmek. tek bir düğmeye basmak ve her şeyin sonsuz patlamalara gömülmesini izlemek istiyorum. sanırım yavaş yavaş deliriyorum.

birkiüç
tıp.

(21/11/2013'de yazılmış, niye yayımlanmamış.)

No comments:

Post a Comment