aptalsin, sorun yok. su kagidi tutabilir misin? tamamdir, artik bizdensin.
ara sira ben okuyorum falan de, bildigini sansinlar. aman unutma, kucuk hesaplarin
adamisin sen. mumkun mertebe asagila insanlari. ozellikle hala dusunen,
sorgulayanlardansa yerin dibine sok. bunu oyle icsellestir ki zevk al.
ve sakin unutma, aptal olabilirsin ama salak asla.
kowalski, durum raporu.
May 24, 2011
May 21, 2011
May 18, 2011
rolling in the deep
bazen yazmak isterim, bazen de baslamadan fin.
simdi ayaklarimi tap tap parkeye vurmakla yetiniyorum.
belki bi' gun birisiyle karsilikli bagirarak soylerim bunu, tabi ayaklar tap tap.
belki bi' gun birisiyle karsilikli bagirarak soylerim bunu, tabi ayaklar tap tap.
May 16, 2011
cottage
dudak kenarindan opmek gibi bi' film (never let me go) izledim cok tatli biriyle. gulusu guneslere bedel derler ya hani bazilari icin, onlardan birisi o. gamzesi olucakmis bes dakika gec gelse, oyle de tuhaf. iyi tuhaflardan ama. sesinin rengini o cok sevmiyor ama bir bilse cok sey kaciriyor. ten rengi surekli tartistigimiz bir konu, onemli degil. teni yesil gozleriyle uyumlu, baska renk olsa o bu kadar aldante olmazmis. hayatimdaki yeri kadar aldante, iyi ki var. bana yazdigi dogum gunu yazisi kadar mutluluk verici olur mu bu yazi bilemedim, umarim yerini bulur.
nurtus.
nurtus.
May 14, 2011
sevgili molly,
hayatimin seyri icin sana yazmayi uygun buluyorum. uc uca ekledigim pullar sana bunu ulastirir mi bilmiyorum, belki de hic ulasmamali. bir tarla uzerinden gecerken artik takati kalmamali ve bir pamuk dalinin ustune dusmeli. onu toplayana hicbir sey ifade etmemeli ve cope atilmali. ama onu okumus pamuk hikayesini donustugu elbiseyle anlatmali. elbise onu duymayan kulaklara bagirmali. bir kadini oynayan kizin ustunde kafamdakileri yansitmali. ve yine benim gibi gozler gormeli onu, kis kis gulmeli igrenc kelimeler kusarken manifestomu uzerinde tasidigindan habersiz bu kiza. ve o kiz her insan oldugunu unuttugunda kanamali kelimelerim, sucunu gun yuzune cikarmali. sonra bir gemiye ulasmali ipliklerim, kulleri denizle bulusmali.
jon,
asla.
hayatimin seyri icin sana yazmayi uygun buluyorum. uc uca ekledigim pullar sana bunu ulastirir mi bilmiyorum, belki de hic ulasmamali. bir tarla uzerinden gecerken artik takati kalmamali ve bir pamuk dalinin ustune dusmeli. onu toplayana hicbir sey ifade etmemeli ve cope atilmali. ama onu okumus pamuk hikayesini donustugu elbiseyle anlatmali. elbise onu duymayan kulaklara bagirmali. bir kadini oynayan kizin ustunde kafamdakileri yansitmali. ve yine benim gibi gozler gormeli onu, kis kis gulmeli igrenc kelimeler kusarken manifestomu uzerinde tasidigindan habersiz bu kiza. ve o kiz her insan oldugunu unuttugunda kanamali kelimelerim, sucunu gun yuzune cikarmali. sonra bir gemiye ulasmali ipliklerim, kulleri denizle bulusmali.
jon,
asla.
sticky:
fiction,
letters to nobody
May 10, 2011
inceliklerden kirildik
hic yapmadigimiz kavgalardan, hic yazmadigimiz mektuplardan... hic adam akilli icmedik seninle, aglayamadik adam gibi. sen baskalarina mektuplar yazdin, ben sadece izledim. yeri geldi ilk benim bilmem gerekenleri en son ben ogrendim. sen kazik yedikce bana geldin, hic yanlisti demedim. bana attigin kaziklardan hic soz etmedim. ilk opucuklerimizi hic konusmadik. bedenlerimiz birlikte uzarken aramiz kisaldi. bir noktada buyudugumuzu fark ettik, mesafemiz bizden buyuktu. artik placebonun o meshur sarkisi, hele o paris konser kaydi da kirikti. ruh esleri aslinda yoktu. hic yapmadigimiz aglasmalar, hic kullanilmamis mendiller... anlasana; inceydik, kirildik.
Subscribe to:
Posts (Atom)